Dante der ki: ‘Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.’ Bu sözü ilk duyduğumda o kadar karşı çıkmıştım ki. Bu sözle tanışmamı sağlayan eski Mimari Ofis şefimiz Ekmel Bey’i anmadan edemeyeceğim. Bana savunmaya çalışmış, insanları anlatmayı denemişti, ama ben tüm gücümle insanlığı savunmuştum. İyi niyet bile ortadan kalkarsa, geriye ne kalırdı ki. Yaşayarak öğrenmek gerekiyormuş, çok da haklımış Dante. İnsanlığınızı sorgulama noktasına kadar geldiğinizde anlayabileceğiniz türden bir şey bu. Artık birilerine el uzatmak içinizden gelmediğinde, karşılığında bir şey beklemeden yardım etmemek için kendinizi tuttuğunuzda anlaşılabilcek cinsten. Nasıl olur da bu kadar iyi niyetli olup ters yöne girebiliyorum dediğiniz anda kabullenilecek bir sav. Geriye seçilebilecek iki yol kalıyor: Tüm sonuçlarını bile bile iyi niyet taşlarını takip etmek, bu sayede hala insan olduğunuzu düşünmek, ya da hayat sizi o yöne çevirdikçe bir yolunu bulup kaçarak yaşamak.


İstanbul’daki çook eski koltuklarımı nasıl değerlendireceğimi buldum! Barok tarzı oymalı kakmalı -nedense- sarı kumaş kaplılar. Ben onları Türkiye’ye gidişlerimden birinde Modern Barok’a çevireceğim. İş Beyoğlu’nun arka sokaklarında kumaş aramaya kalıyor. Tıpkı aşağıdakiler gibi olacak.

dek0171b.jpg

2683A2FABDD24E46A22C6FFCr.jpg

İzlemeden önce bilmesem herhalde kabullenemezdim. Bu filmi bir kadın yapmış olmalıydı. Bir kadını başka bir kadından daha iyi kim anlayabilir ki? Volver’den sonra cevap veriyorum: Almodovar anlayabilir. Almodovar kadınlarıgözlemlemiş. Anlaşılan bütün hayatını da bu işe adamış. Erkekler kadınları asla çözemez önyargısını yıkmış adeta.  Penélope Cruz tek kelimeyle muhteşem. Bu film yüzünden İspanyolca’ya tekrar başlayacağım.

volver.JPG