Geçtiğimiz günlerde şirketimizin CEO’sundan bir mail aldık. ‘Zihininizde firmamızı bir ürün olarak sembolize eden en uygun kelime hangisidir?’. Mail ‘tüm şirket kullanıcıları’ olarak gönderilmişti. Yani tüm şantiyeler ve merkez ofise; yani dünyanın dört bir yanına.
2 buçuk saat sonra bir mail daha aldık. Gönderilen cevaplar için teşekkür ediyordu. İçlerinde oldukça yaratıcı olanlar vardı. Ancak asıl sorun başkaydı: Mail ‘tüm şirket kullanıcıları’ olarak gönderilmişti ki bu takriben 4000 kişi demekti, gelen cevap sayısı ise yalnızca 55’ti. Ufak bir sınava tabi tutulmuştuk ve geçenlerin oranı %1.375’ti.
Ortada bir ‘connectivity’ yani bağlanabilirlik ya da ‘responsiveness’ yani çabuk cevap vermeye isteklilik problemi vardı. Yani ölçülmek istenen, şirket politikasının anlaşılabilirliğinden çok, aradaki iletişimin seviyesiydi.
Sonradan öğrendiğimize göre bu kısacık testimizin kaynağı Beşiktaş’ın yaratıcı Çarşı taraftarıydı. Maçtan önce bir esnaf lokantasında toplanan taraftarlar o günkü maçta kullanılacak tezahuratları kararlaştırıyor ve bunu 1-2 saat içinde tüm taraftarlara -yani yaklaşık 30.000 kişiye – ulaştırıyorlardı. 30.000 kişi, kısa sürede organize olup, maçlarda tek bir vücut gibi hareket ediyordu. Bir tür YAY! hareketi gibi…
Bizim firmamızın neyi eksikti? CEO’muz da belli ki bu müthiş dinamik organizayonu gözüne kestirmişti ve firması da en üst düzeyden en alta kadar tüm çalışanlarıyla bu ruhu paylaşmalıydı. Çünkü hızlı iletişim bu çapta bir şirket için bir seçenek değil, bir zorunluluktu.
Birçok çalışanın maili aldığında neler düşündüğünü az çok tahmin edebiliyorum: Kimileri bir CEO’nun mailine direk cevap vermekten çekindi, kimileri düşünemeyecek kadar yoğundu, kimileri maili görmedi bile. Bazılarıysa sadece bu oyuna dahil olmak istemedi. Ancak asıl hedef, her zaman ‘hazır olmak’, istenildiğinde ‘orada olmak’, gerektiğinde ‘harekete geçebilmek’, yeterince ‘atak’ olabilmek gibi niteliklerin araştırılması olunca, tüm firma olarak -bu seferlik- sınıfta kaldık :)