Ben kendi adima, uykumun olmadigi – ya da en azindan yattigim zaman uyuyamadigim bir zaman dilimi hatirlamiyorum. Bugune kadar uykusuzlugu neredeyse hic yasamadim. Tam tersi acayip de uykucuyumdur. Herhangi bir yerde – yolda, sokakta, evde, barda, rahatsiz bir sandalyenin ustunde, koltukta, gurultulu bir mekanda, isikli bir yerde hatta ayakta bile – uyuyabilirim. Uyku kesinlikle insanogluna verilmis en buyuk hediyedir. Hafif flu, yumusacik bir dokusu vardir uykunun. Kus tuyu gibi hafif bir hissi vardir. Rengi de heralde ucuk mavi beyaz arasi birseylerdir. Kontrol edilemez basina buyruk bi yani da vardir ayni zamanda. Istedigi zaman gelir istediginde de hayatta tutamazsiniz, gider.
Insanin yorgunluktan cani ciktiginda kendini yataga atip uyumasi da super tatlidir; yazin bir tatil gunu gunesin altinda, hafif bir esinti esliginde hamakta mayisip uyumak da. Bir de bazen en olmadik yerlerde oyle tatli bir uyku bastirir ki, oracikta kivrilip uyumak ister insan. Benim en cok basima gelen de bu cesittir zaten. Ozellikle bir seminer ya da toplanti gibi bir sey varsa kesinn gelir uykum. Bu yuzden de kahve hayatimda hep onemli yer tutmustur. Zaten okulun son zamanlarinda kafein bagimliligim had safhaya gelmisti, 2 kupa sekersiz sutsuz koyu nescafenin uzerine misil misil uyuyabiliyordum. Yaklasik 2 senedir, yani okuldan mezun oldugumdan beri nescafeden uzak duruyorum. Selulitten carpintiya kadar her turlu zarar verdigi icin ve kahvelerin en kalitesizi oldugu icin…Turk Kahvesi de en sevdigim kahvedir. Nescafenin yerini alip beni kahvesizlikten/kafeinsizlikten kurtarmasaydi ben 7/24 uyuyor olurdum.
Yine de uyku uykudur, uyku kutsaldir :) Yazarken de uykum geldi, keske Garfield gibi tembel bi kedi olsam da butun gun uyusam. Uykucu sirin de olur… Ama uykucu mimar olmaz… Sadece uykusuz mimar olabilir…
Herkese mutlu uykular…