Konsolosluktan edindiğimiz bilgiye göre Libya’da tam 30.000 Türk varmış. Bunu duyunca ‘Neden hala bu ülkede beyaz peynir yok!!!’ diye isyan edesi geliyor insanın. Aslında bir buçuk senedir edindiğim tecrübelere göre, ‘niye burada şu yok-bu yok’ diye sorgulamak, kendinizi mahrumiyet bölgesinde gibi hissetmenize neden oluyor. Aramakta olduğumuz her şey, bugüne kadar edindiğimiz alışkanlıklardan başka bir şey değil. Buraya yerleşmek gibi bir planınız varsa ve yaşam tarzınızı biraz olsun esnetirseniz Libya’ya uyum sağlamanın sanıldığı kadar zor olmadığını göreceksiniz.

Elbette sözüm Libya’da çalışmaya gelenlere, eğer buraya geliş sebebinizin para kazanmak ve biriktirmek olduğunun bilincinde hareket ederseniz her şey daha da kolay olacak. Libya, sanıldığının aksine hızla gelişiyor, değişiyor ve dışa açılıyor. Halkın dışarıdan gelen insanların hoş görülme seviyesi her gün biraz daha artıyor. Bu yabancı insanların -yani bizim gibi çalışmaya gelenlerin- bolluk ve yenilik  getireceği anlaşılmaya başladı ve tepkiler bir nebze olsun azaldı.

Yukarıda yazdığım Türk nüfusu, azımsanacak bir rakam değil. Biz 1.5 sene boyunca, bu artışla birlikte raflarda Türk ürünlerinin artmasına, alıştığımız alışveriş tarzının buraya taşınmasına da tanık olduk. Bu yüzden Tripoli’den ve buradaki yaşamdan biraz bahsetmek istedim. Buraya gelmekten vazgeçenlerin fikrini değiştirebilir ya da tamamen vazgeçirebilirim :)

 Tripoli

Sosyal Hayat: Bilindiği üzere ülkede alkol yasak. Sosyal hayat anlayışı gece hayatı ve alkole endeksli olanlar Libya’ya, bu alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda olacaklarının farkında olarak gelmeli. Ayrıca tiyatro, sinema, konser, sergi gibi faaliyetler de çok nadir gerçekleşiyor. Burada sosyal hayat genellikle arkadaşlarınızla toplanıp dışarıda bir şeyler yemek ya da alışverişe gitmekten ibaret. Biraz daha aktif olanlar için büyük otellerin spor salonları, tenis kursları ve çeşitli dans kursları mevcut. Ev partileri de durumu büyük ölçüde kurtarıyor. Buradan da anlaşılacağı üzere para harcayacak yer olmadığı için para biriktirmek kolay :)

 Tripoli Tripoli

Sokakta Yaşam: Libya’da kadınların %90’a yakını kapalı, ancak çok fazla çarşaflı görmek mümkün değil. Genellikle kot bluz ve baş örtüsü şeklinde bir kapanma var. Libyalı bir arkadaşımdan öğrendiğime göre yeni yetişen nesil çoğunlukla kapanmayı tercih etmiyormuş. Yabancıların giyimine genel olarak karışılmıyor. Biz bayanlar başımız açık olarak, kot ve t-shirt ile sokakta gezebiliyoruz. Ancak sokakta laflara ıslıklara ve bakışlara maruz kalabiliyoruz. Bu da genellikle açıklı-kapalılık değil farklı görünmekle ilgili. Yine de dini baskıyla karşılaşmamak güzel. Tripoli genel olarak güvenli bir şehir.

Tripoli

Trafik: Trafikte erkek sürücü kadar bayan sürücü görebilirsiniz. Hayatınızda görmediğiniz kadar da trafik kuralı ihlali görürsünüz. Ufak çarpmalar burada çok normal karşılanır. Arabadan dahi inmeden geçip gitmeniz gerekmektedir. Her an, karşınızdan, sağınızdan, solunuzdan ya da tepenizden geçebilecek arabalara karşı tetikte olmanız gerekir. İstanbul’un iğrenç trafiğinde usta sürücü olmanın burada hiçbir hükmü yoktur. Burada yüksek risk altında, araba kullanmayı yeniden öğrenirsiniz. Zaten Türk ehliyetiniz de burada geçerli değildir. Türk ehliyetinizi gösterip, bir de Libya ehliyeti almanız gerekmektedir. Trafik, akşam 7 ila 9 civarı tıkanmaya başlar. Dolmuşa binmemeniz tavsiye olunur, zira diğer hiçbir yerde duymadığımız hırsızlık olayları dolmuşlarda gerçekleşir.

Tripoli Tripoli

Kurallar: Ülkenin yönetim şeklini bilmek, burada yaşayabilmek için yeterli olmuyor. Birtakım yazısız kurallar mevcut. Öncelikle Büyük Lider hakkında iyi ya da kötü yorum yapmamanız ve adını telaffuz etmemeniz sizin yararınızadır. Ayrıca bir Libya vatandaşı kendi ülkesinde, diğer tüm ülkelerin vatandaşlarına göre üstün haklara sahiptir. Yani bir Libyalı ile anlaşmazlık yaşadığınız takdirde, durum ne olursa olsun siz haksız olarak yargılanabilirsiniz. Bu nedenle Libyalı vatandaşlarla polemiğe girmemeniz tavsiye olunur. Zira anlaşmazlığa düştüğünüz Libya vatandaşı sizi şikayet edebilir ve bunun sonucunda sınır dışı edilebilirsiniz.
Devlet daireleri, bankalar ve okullar Cuma ve Cumartesi günleri tatil. Özel firmalar ise genellikle Cuma günleri tatil yapıyor.

Tripoli

Alışveriş: Benzin gerçek anlamıyla, sudan ucuz. Ortalama bir arabanın benzin deposunu 7 Dinar(~8.5 TL.) civarına doldurmak mümkün. Bunun dışında fiyatlar, Türkiye ile hemen hemen aynı. Tekstil ve plastik ürünlerinin çoğu Türkiye’den geliyor. Türkiye’de bulunan birçok ünlü giyim markasını burada da bulabilirsiniz. Kozmetik, Türkiye’ye göre %25 civarında daha ucuz. Güzel kumaşlar ve takılar alabileceğiniz Kapalı Çarşı tadında kocaman bir Osmanlı Çarşısı var. Marketlerde Türk, İtalyan, İspanyol ve diğer Arap ülkelerinin ürünlerini bulmak mümkün. Türk gıda üreticileri piyasada yavaş yavaş artış göstermeye başladı. Beyaz Peynir dışında her şeyi bulabiliyoruz. Beyaz Peynir için de umudumuzu yitirmiyoruz. Cuma günleri akşam 6 civarına kadar açık dükkan -süpermarketler de dahil- bulmak çok zor. Önceden hazırlıklı olmazsanız aç ya da susuz kalma ihtimaliniz var :)

Tripoli Tripoli

Para: Libya’nın para birimi Libya Dinarı’dır. (LYD) Bu yazıyı yazdığım sıralarda 1 Dinar~1.25  TL . Yani Türk Lirası’ndan biraz daha değerli. Türk Lirası’nı burada Dinar’a çevirmeniz mümkün olmadığı için yanınızda gelirken Euro ya da Dolar getirmeniz gerekebilir. 1 Euro~ 1.82 Dinar. 1 Dolar ~ 1.22 Dinar

Tripoli

Yeme-içme: Tripoli ve civarında çok sayıda Türk lokantası var. Tabi ki bunlar kebapçı tarzında ve çok salaş mekanlar. Ayrıca birkaç yerde şubesi olan bir de Türk tatlıcımız var. Bunun dışında dünya mutfaklarını bulmak mümkün. Çin, İspanyol, İtalyan ve Lübnan mutfakları çoğunlukta. Libyalılar gerçek İtalyan Pizzası yapmayı biliyorlar. Şık lokantalar sayılı, ama biz bu aralar artış bekliyoruz. Cafelerde de bizim Tripoli’ye ayak basmamızdan bu yana epey çoğalma oldu. Yine Cuma günleri 6’ya kadar açık lokanta bulamayabilirsiniz. Burada yemek konusunda en az sıkıntı çekecek milletin Türkler olduğunu düşünüyorum. Yalnızca biraz temizlik sorunu olabilir, o da zamanla aşılıyor. Mideniz ilk günlerde bir flora değişimi yaşadıktan sonra herşey daha güzel olacak :)

Konaklama: Libya’da oteller yeni yeni gelişiyor. Otelde konaklamak biraz pahalı olabilir. Yine de yeni açılan oteller genellikle temiz ve düzgün. Şehrin iki tane de 5 yıldızlı oteli var. Corinthia uzun zamandır hizmet veriyor. Al Waddan ise yeni açıldı. Şehirde ev bulmak pek kolay olmuyor zira evler 8-10 odalı, bizim alışmadığımız büyüklükte evler oluyor. Ev kiraları şehirdeki apartmanlarda 600-1000 dinar arası, müstekil evlerde 1500-4000 dinar arasında değişiyor.

Tripoli

Gezi: Henüz çok uzağa gidemesek de,Tripoli’de ‘Old City’ denilen Eski Şehir ve çevresini gördüğüm için gezmenizi tavsiye ederim. Binghazi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca Sabratha ve Leptis Magna, Mayıs-Ekim arası hem denize girilebilecek, hem de tarihi şehirleri olan bölgeler. Benim aklım ise Çöl Safarisinde. Ülkenin güney batısında bulunan ilk insanların mağaraları – Ghat ve Akakous bölgeleri mutlaka görülmeli. Tunus da Tripoli’den çok yakın olduğu için arabayla iki saatte sınıra ulaşılabilir.

P1020743.JPG Tripoli

İklim: Tripoli çöl ikliminden bir miktar nasibini almakla birlikte çoğu zaman çöl iklimine göre nemli ve kışlar yağışlı geçiyor. Akdeniz iklimi kıyıda ağır basıyor. Nisan ve Mayıs aylarındaki kum fırtınaları dışında hava sakin oluyor. Ayrıca çöl deyip geçmeyin, biz Aralık, Ocak, Şubat aylarında donuyoruz.  Hazirandan itibaren Ekim sonuna kadar denize girilebiliyor. Sanayinin azlığı havanın temiz kalmasına yardımcı olmuş. Burada gerçek bir mavi gökyüzü görebiliyorsunuz. Fazla yüksek yapılar olmadığı için güneşin doğuşu ve batışı muhteşem oluyor.

Tripoli Tripoli

Libya’da çalışmak isteyenler, burası korktuğunuz kadar kötü bir yer değil. Yalnızca sürmekte olduğunuz yaşamdan biraz daha sakin ve pasif bir hayat sürmek zorunda kalabilirsiniz. Yine de çalışmak isteyenler denemekten korkmasın, gelecek olanlar da lütfen yanında Beyaz Peynir getirsin!

8b3d06848e99_0004_46212.jpgTam bir haftadır hiçbir şey yazmadım Pinokyo’ya. En sonunda beni şu sözler kendime getirdi: ‘Tuse Hanım bir haftadır yeni yazı yayınlamamışsınız bu ne tembellik!’ Evet efendim bir haftadır ülkecek tembeliz . Hafta başındaki 2 gün tatilden sonra 2 gün daha çalıştık yarın tekrar tatil yapıyoruz :) Zira bu hafta Libya liderinin iktidara gelişinin 40. Yıl kutlamaları var.
Bu yıl kutlamalar önceki senelere göre çok daha görkemli olmuş. Hazırlıklara günler öncesinden başlandı.  Şehir merkezinde ikamet edenlerden öğrendiğim kadarıyla oldukça sıkı güvenlik önlemleri alınmış. Al Fatah Devrimi’nin 40. Yildönümünü kutlamak için, 3500 dansçı ile dev bir müzikal gösteri düzenlendi. Dans ekibine gösteriler için tam 48 Milyon Dolar ödenmiş. Bunun yanında Tripoli’nin ana meydanında dev bir askeri tören ve  gece havai fişek gösterileri yapıldı.
6a00d83453a72a69e200e54f243b5c8833-640wi.jpgHugo Chavez törenlerin onur konuğuymuş. Dünya basını gösterilerin olimpiyatlardan farksız olduğunu yazıyor. Miş’li cümleler kurmamın nedeni hem şehre uzak olduğumuz için hazırlıkları izleyememekten hem de gösteriler zaten halka açık olmadığı için diğer herkes gibi olan biteni televizyondan ve internetten takip etmekten kaynaklanıyor. Ne zamandır etrafta dekoratif aydınlatmaları ve 40. Yıl Panolarını görüyorduk. Tüm yüksek yapılar günler öncesinden ışıl ışıl aydınlatıldı. Yollar da tıpkı yılbaşlarındaki gibi süslendi. Her tarafta Lider’in yeni posterlerini görmek de mümkün. Bir de dans ekibinin tamamının Sabratha‘da konakladığını biliyorduk. Ama onun dışında olan bitenden pek haberimiz yok. Daha çok işin tatil kısmıyla ilgileniyoruz :)
8b3d06848e99_0002_99908.jpgŞaka bir yana Libya’nın son iki yıldır son sürat devam eden inanılmaz gelişimine tanık olmak ve 10 yıl sonra ülkenin bugünkü halinden kat kat gelişmiş olacağını bilmek güzel. Çünkü bu gelişimde Türk yatırımcılarının katkısı göz ardı edilemez. Libya hakkındaki tüm iyi-kötü haberlere ve tartışmalara rağmen devrim 40. yaşıını kutluyor.
İşte Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi’nin 40. Yıl kutlamalarından basına yansıyanlar.
Pinokyo Post, Tripoli-Libya.

Daha fazla fotoğraf için: ResimliHaber

Biliyorum Pinokyo’yu çok ihmal ettim, suçluyum. Eğer başıma gelenleri anlatmadan durabilseydim daha uzun süre de ihmal etmeyi düşünüyordum. Geçtiğimiz salı günü evsiz kaldık. Evet bildiğiniz evsiz :) Bunda gülünecek bir şey yok diyenler için söylüyorum, Libya’da ağlanacak halinize gülmezseniz, çok fazla ağlamak zorunda kalabilirsiniz.

Salı günü sıradan ve sakin bir gündü. Ta ki evimiz yıkılana kadar. Ta ki aşkım ‘sitede polisler varmış, kimseyi içeri almıyorlarmış’ diyene kadar. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim: Sitemiz deniz kenarında 20 evden oluşan yalnızca şirket çalışanlarının yaşadığı bir şehiriçi yerleşimi(ydi). Sonradan öğrendiğimize göre, ev sahibimizin birtakım üst makamlardan ‘tanıdıkları’ sayesinde inşaat izni kopararak yapılmışlardı. Ancak anlaşılan bir şekilde bu ‘üst düzey’ tanıdıklarla işler yolunda gitmedi ve salı akşamı polisler kapıya dayandı.

Olaylar şöye gelişti:
(1 gün önce akşam ortada hiçbir şey yokken)
Aşkım: Bu ülkede yarın ne olacağını bilemeyiz. Belki yarın gelip evlerden çıkın, yıkıyoruz diyebilirler.
(Olay günü akşam üzeri)
Aşkım: Siteyi polisler basmış, kimseyi içeri almıyorlarmış.
Ben: Nasıl olsa ev sahibi bir şekilde halleder. Ben akşam alışverişe gidiyorum.
Aşkım: Evler ruhsatsızmış. 3 gün içinde yıkılacakmış! Bu akşam taşınıyoruz!
Ben: Keşke dün temizlik yapmasaydım :( Alışverişe gitmesem mi?

Olayın ciddiyetini kavramamız biraz zaman aldı tabi. Yıkımdan önce, toparlanabilmemiz için 3 gün süre verildi. Biz ne olduğunu bile anlayamadan kendimizi bavulların ve kolilerin arasında bulduk. Daha önce de taşındım, ama hiçbirinde evimin başıma yıkılma korkusuyla toplanmamıştım. Tamam 3 gün süre vermişlerdi ancak bu süprizler ülkesinde her şey olabilirdi. Ayrıca şirketten aynı akşam taşınmak zorunda kalabileceğimize dair telefonlar alıyorduk.

1.JPG

Neyse ki son kez geceyi sitede geçirdik. Sabah olduğunda manzara gerçekten ilginçti. Kapıda polisler nöbet halinde, etrafta işçiler yanımızdaki otelin ve sitenin değerli sayılabilecek malzemelerini söküyor, şirketin idari işler personeli taşınma organizasyonu için dolaşıyor, her evden koli bandı sesleri, tabak çanak kırılmaları duyuluyor, bir köşede gelen gazeteciler ev sahibi ile röportaj yapıyor vs.vs. Bu arada deniz de inadına en güzel turkuaz mavisiyle içten içe alay ediyor.

2.JPG

Sonuçta bir şekilde toparlandık -hatta fotoğraf çekecek zaman bile bulduk- ve şirket arabalarıyla taşınıp Figen’in şefkatlı kollarına sığındık. 50 m2 lik küçük sandığımız evlerden kamyon kamyon eşya çıktığına hala hiçbirimiz inanamıyoruz. Doğal olarak kimse otelde kalmak istemediği için herkes yakın arkadaşlarının yanında kalmayı tercih etti. En azından şirket yeni bir site bulana kadar…

3.JPG

Dolayısıyla bir haftadır Figen’in evindeyiz. Ama bu arada sosyal aktiviteler de hız kesmeden devam. Daha taşınmamızın ertesi günü bir partiye katıldık. Bir haftadır da Figen’le alışveriş için Tripoli’nin altını üstüne getirdik.  Dün akşam da Libyalı bir arkadaşımızın oldukça değişik düğününe katıldık. Klasik bir Libya düğünü nasıl oluyor onu da ayrıca anlatmayı düşünüyorum.

Daha şimdiden kolilerden yaşamaya alıştık. Hangi bavulda ne vardı, bunu hangi koliye koymuştum şeklinde beyin jimnastiği yapmak günlük rutinimiz oldu. Ofiste sürekli ‘evsiz olmak nasıl bir şey?’ gibi sorularla karşılaşıyoruz.   İşin ilginç yanı yarın ofisten de taşınıyoruz. Bizim için hazırlanan yeni ofislere geçiyoruz. Son bir buçuk sene içinde değiştirdiğim 3. ev ve 2. ofis olacak. Vardır bir nedeni deyip fazla takmıyoruz… Yurt dışı iş deneyimlerimize bir yenisi eklendi: Evsiz kaldık!

Tripoli trafiginden bir gelenek: Eger cok ufak carpismalarda aractan inmeyecekseniz – ki genelde kimse inmez- , carpistiginiz aracin soforune el sallayip yolunuza oyle devam etmelisiniz.
Buna benzer bir olayi dun sabah servisle ise giderken yasadik. Bizim servis sag seritten makul bir hizla ilerlerken, emniyet seridini (cizgisini) ortalamis neredeyse durma hizinda seyreden bir arabayi teget gecti. Hatta pat diye bir ses duyduk, diger aracin aynasina carpmisiz.
Sonra ileride bizim servis ve carptigimiz araba ayni hizaya gelip tartismak icin cami actilar. Ilk cumleleri su oldu:
– Sabah hayr (gunaydin)
– Sabah nuur (sana da gunaydin)
Sonra da baya sinirli bir sekilde tartismaya basladilar. Yine de nezaketi elden birakmamalari cok hos degil mi? :)

Trafik1 Trafik 2

P1020743.JPGGaliba yaz geldi gecti ve ben kacirdim. Mayis ayindayiz, Afrika’dayiz, hala yagmursuz firtinasiz gunumuz yok. Bugun cumaydi ve tabi ki burada taatildi, bugunden cok umutluydum ama bugun de soguktu :( Yine de gunesliydi, kahvaltıya misafirlerim vardı ve mevsimin ilk karpuzunu yediik :) Bir de yaninda cilek! Daha ne istiyim? Ben aslinda denize girmek istiyorum. Gecen sene 3 Mart’ta – evet 3 mart- deniz sezonunu acmistik Sabratha’da. Bu sene de Sabratha gunlerini istiyorum artiiik.
Sabratha Tripoli’nin batisinda muthis guzel bir kumsal. El degmememis denebilecek kadar sakin, turistik denemeyecek kadar yalniz kalmis bir sahil kasabasi. Belki burada biraz bahsedersem kesfedilir. Bu fotograf Sabratha’nin tek tesisi olan Hotel DarTelil’in odalarindan birinden cekildi.
Bunlar da kumsaldan. Fotograflarin bir kismi bana, bir kismi sevgili Metehan abiye (Atabek) ait. Butun gun makinalar elimizde fotograf cekip durduk. Tabi onun makinasi benimkini dover.

DSC_6441.JPG DSC_6468.JPG

Ayrica Sabratha’nin bir de tarihi kenti var. Ustelik cok iyi korunuyor. Mozaikler yeni gibi. Deniz kenarında olmasına rağmen neredeyse hicbiri bozulmamis ve kaybolmamis.

DSC_6522-1.JPG DSC_6596-1.JPG
Palmiyelerin uzerindeki hurmalar olgunlasip yenme kivamina yaklasinca ortaya boyle mukemmel turuncular, kirmizilar cikiyor.

P1020928.JPG P1020930.JPG
Bunlar da Tunus’tan gelen bomba tatlilar. Bir lokmalik muthis tatlar. Derya Sabratha bulusmasi icin Tunus’tan gelirken getirmisti. Plajda guneslenirken afiyetle yedik.

P1020804.JPG P1020807.JPG

Sabratha sakin bir tatil arayanlar icin iyi bir secenek olabilir. Sessiz, sakin, alabildigine buyuk bir sahil ve muthis bir deniz. Ancak gelmeyi dusunenler gece hayati filan beklemesin. Libya’nin herhangi bir yeri icin secenekler arasinda bu yok. Bu sene karpuz kabugu suya dustu mu bilmiyorum ama artik yaz gelsiiin! Sabratha yollari gozuksun :)