Gozluk

Ben cok kucukken yazlari Kusadasi’na giderdik. Annemle ben cok uzun sure kalirdik (3 aylik supersonik yaz tatilleri) ama babam islerinden dolayi o kadar uzun kalamazdi. En fazla bir hafta. O yillardan birinde – yanilmiyorsam 5 yasindaydim – babam yine bir haftaligina islerden kacip geldiginde gozlugunu kirmistim. Gunduz sekerlemesi yaparken cikarip kenara koymus, benim de muhtemelen hava cok sicak oldugu icin disari cikmama izin verilmiyor, tum enerjimi evde harcamaya odaklanmisim, hoplayip zipliyorum evin icinde, gozlugu koydugu sehpaya carpmistim. Tuzla buz olmustu camlar filan. O kadar net hatirliyorum ki o sahneyi… Yavas cekim halinde. Siyah tablali, ince demir ayakli sehpadan, metal cerceveli gozluk, havalanip ucarak yere duserken… Cok kizmisti bana ama fazla bir sey de dememisti. Bir hafta boyunca – yilin tek tatilinde – gozluksuz gezmek zorunda kalmisti. Yazlik yer, etrafta gozlukcu de yok. O kadar vicdan azabi cekmisim ki bir ara kendi gozlugumu de kirmayi dusundugumu hatirliyorum. Sonra daha cok kizar diye vazgecmistim. Ne sacmaymis :)
Eee? Oyle iste…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *